NİŞAN HEDİYELERİNİN GERİ VERİLMESİ 


Medeni Kanun’un 122. maddesi “Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.” hükmüne haizdir.

Nişanın sona ermesi durumunda kanun koyucu evlenme dışındaki tüm hallerde, alışılmış dışındaki hediyelerin iadesini düzenlemiştir. Nitekim evlenme halinde de nişan sona eriyor olsa da yerine evlilik ilişkisi gibi daha güçlü bir statünün doğması sebebiyle hediyelerin iadesi mümkün olmamaktadır. 

Nişanın sona ermesi durumunda hediyelerin iadesi konusu, Hediye Kavramı, Hediyelerin Geri Verilmesi Şartları, Hediyenin Geri Veriliş Şekli, Hediyelerin Geri Verilmesinde Bazı Özel Durumlar ve Hediyenin Geri Verilmesi Talep Hakkının Hukuki Niteliği başlıkları altında incelenecektir. 


HEDİYE KAVRAMI 


Nişanlılık hediyesi; nişan ilişkisi kapsamında örf ve adet gerek verilen karşılıksız şeyleri ifade etmektedir. [1]

Ziynet eşyaları, apartman dairesi, otomobil, hisse senedi vs. gibi şeyler hediyelerdendir.

Yine zıt görüşler olmakla beraber para da geri verilmesi istenebilen hediyeler arasında kabul edilmektedir. 

Medeni Kanun’un 122. maddesine göre evlenme nişanlanma dışında her ne sebeple sona ererse ersin, tarafların alışılmışın dışındaki hediyeleri iade yükümlülüğü bulunmaktadır. 

Tarafların birbirlerine evlilik inancıyla verdikleri tüm hediyeler, nişanlılık ilişkisinden önce verilmiş olsa dahi aksi görüşler olmakla beraber iadeye tabidir. 

Verilen şey muhakkak hediye olarak değerlendirilebilir olmalıdır. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi için verilen para bu anlamda hediye olarak değerlendirilemez.

Örneğin nişanlının annesi sağlığı için kritik bir ameliyat olmuş ve diğer nişanlı bu ameliyatın giderlerini karşılamışsa artık bu harcamalarının iadesini dava ve talep edemez.

Burada önemli olan “ahlaki bir ödev” ve “zorunluluk” halidir. Nitekim keyfi amaca hizmet eden örneğin estetik amaçla olunan ameliyat masrafının, ahlaki bir ödeve hizmet ettiğini söylenemez. Bu nedenle nişanlının annesinin geçirdiği estetik amaçlı operasyon için harcanan giderlerin iadesi mümkündür.

Önemle belirtelim ki evlilik için aralarındaki bağı artırma niyetinde olan nişanlılar için hediyeleşme şüphesiz ki önemli bir rol oynar. Bu nedenle her iki taraf da bir nişanlanmanın olmadığı bilinciyle hediyeleşiyorsa burada nişan hediyelerinin geri istenmesi mümkün olmayacaktır. [2]

Peki bir taraf nişanın varlığını biliyor ancak diğer taraf henüz nişanın idrakında değilse ne olacaktır? Bu halde iyi niyetli olan tarafın hediyelerin iadesini isteme hakkı vardır. 

Verilen hediye, genelde hediye edenin malvarlığında bir azalmaya neden olsa da aksi örnekler vardır. Örneğin nişanlıya bir taşınmaz üzerinde tanınan “sınırlı ayni hak tesisi” hediye olarak değerlendirilir. 


HEDİYELERİN GERİ VERİLMESİNİN ŞARTLARI 


1. Geçerli bir nişan olmalıdır. 


Medeni Kanun’un 122. maddesine göre hediyelerin geri verilebilmesi için öncelikle geçerli bir nişanlılık ilişkisi olmalıdır. Taraflar arasında evlilik iradesi olmayan birliktelikler, dostluklar vb. ilişkiler nişan anlamına gelmemektedir. 

Bu gibi hallerde şartlar mevcut ise sebepsiz zenginleşme veya bağışlamanın geri alınmasına ilişkin hükümler uygulanabilir.


2. Nişan evlenme dışında bir sebeple sona ermiş olmalıdır.


Hediyelerin iadesi için nişanın evlilik dışında bir sebeple sona ermiş olması gerekir.

Sona ermede tarafların kusuru önem arz etmemektedir.

Bununla beraber nişanı haklı nedenle bozulup bozulmadığının da bir önemi yoktur. Yani kusuru ile nişanı sona erdiren taraf dahi hediyelerin iadesini isteyebilir. 

Ayrıca ölüm sebebiyle nişan sona ermişse de mirasçılar alışılmışın dışındaki hediyeleri diğer taraftan isteyebilecektir. [3]

3. Hediye alışılmışın dışında olmalıdır.


Medeni Kanun’da hediyelerin iadesine ilişkin düzenlemede “alışılmışın dışındaki hediye” tabiri kullanılmış ancak bu hediyelerin neler olabileceğine dair bir tanım yapılmamıştır. 

Hangi hediyelerin alışılmışın dışında sayılması gerektiği kanunda yer almadığı için uygulamada konuya ilişkin sorunlar doğabilmektedir. Zira hangi hediyenin kimlere göre alışılmış olup olmayacağı dikkatlice incelenmelidir. Buradaki ölçütler, hediye edenin maddi gelir durumu, örf ve adet, hediyenin maddi değeri vs. olabilir. 

Hal böyle iken Yargıtay kararlarına göre nişan yüzüğü dışında kalan ziynet eşyalar alışılmışın dışında sayılmıştır ve geri verilmesi gerekmektedir. [4]

Yine Yargıtay’a göre alışılmış hediyeler, giyilmekle, kullanılmakta eskiyebilen ve tüketilebilen eşyalardır. Bu nedenle nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın ve ziynet eşyasının alışılmış olması yerel örf ve adete göre verilebilen hediyelerden olmasına bağlıdır. [5]

4. Hediye maddi değer taşımalıdır.


Nişanlıların birbirlerine verdikleri fotoğraflar, mektuplar, maddi değeri olmaksızın el emeği ile hazırlanan hediyeler acaba iade edilmeli midir? 

Nişanlıların birbirlerine bu tür hediyeler vermesi alışılmış bir durumdur. Bu hediyelerin maddi değer taşımadığı da ayrıca düşünülürse iade edilememesi gerekir. Ancak manevi değer taşıyan bu hediye çok büyük bir emek sonucu vücut bulmuşsa örneğin oyma veya ince nakış incelemeleriyle bir çerçeve yapılmış ve hediye edilmişse artık bunun iadesi gerekir. [6]

Ayrıca özellikle “mektup” konusunda, nişanlılık döneminde çok normal karşılanacak bir mektubun eski nişanlıda kalmaması isteği çok insanidir. Bu nedenle mektup gibi şeylerin kişilik hakları çerçevesinde geri istenebilmesi mümkündür. 


5. Hediye nişanlılardan birine verilmiş olmalıdır.

Medeni Kanun’un 122. maddesindeki “Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.” hükmünden görüleceği üzere hediyenin yalnızca nişanlıya verilmiş olması gerekir. 

Bu kapsamda hediye veren kişiler ise nişanlı, nişanlılarının ana ve babaları veya ana ve baba gibi hareket eden kişilerdir. Ana ve baba gibi hareket eden kişilerin muhakkak nişanlıyı yetiştirmiş, büyütmüş olması gerekmez.

Önemli olan bu kimselerin nişan döneminde ana ve baba gibi maddi fedakarlık yapmalarıdır. Ana ve baba dışındaki üçüncü kişiler ise hediyelerin iadesini ancak genel sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilirler. 

6. Hediye nişan ilişkisi içerisinde verilmiş olmalıdır.

TMK m. 122 kapsamında hediyelerin iade edilebilmesi için, hediyelerin nişanlılık ilişkisi içerisinde verilmesi gerekir. 

Nişan eğer hükümsüzse, iyi niyetli taraf da bu düzenlemelerden yararlanabilir. 

Bir diğer durum ise hediye nişanlanmadan önce verilmiş olsa dahi eğer evlenme amacına yönelik verilmişse bu halde de iadesinin istenmesi mümkündür.

Önemle belirtilmelidir ki "düğün hediyelerinin” TMK 122 kapsamında iadesinin istenmesi mümkün değildir. Zira burada artık nişanlılık ilişkisi sona ermiştir.

Nişan hediyelerinini iadesinde esas olan hediyenin verildiği andaki tarafa arasındaki ilişkinini durumudur. 

7. Hediyelerin geri verilmesi yönünde bir talep olmalıdır.


Geçerli bir nişan evlenme yılında bir sebeple sona erdiğinde talep hakkı olan kişilerin verdikleri hediyelerin iadesi konusunda bir talep bulunmaları gerekmektedir. Zira hediyelerin kendiliğinden iade edilmesi yönünde bir düzenleme yoktur. 

Talep hak sahibi olan kişi tarafından ileri sürülmelidir. Örneğin nişanlı çocuğun verdiği hediyeyi anne ya da babasının talep hakkı yoktur, hediyeyi veren talep etmelidir.

Hediyelerin iadesini talep hakkı, ayni hak değil nispi bir haktır. Bu nedenle örneğin nişanlılardan biri elinde olan hediyeyi bir başkasına devretmişse, iadeye ilişkin talep hakkı olan nişanlı, o şeyi elinde bulunduran kişiye karşı o şeyin iadesini talep edemez. 

Hediyenin geri verilmesi davasında ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlı, mahkemede veli ya da vasisi tarafından temsil edilmelidir. Bu kimseler her ne kadar nişanı sona erdirme yetkisini tek başına kullanabilseler de hediyelerin iadesi konusunda mahkeme huzurunda temsil edilmeleri gerekir. 


BAŞLIK PARASI HEDİYE MİDİR?


Ülkemizde hemen herkesçe bilinen, örf ve adet gereği verilen başlığın ahlaka ve adaba aykırı nitelendirilmesi doktrinde eleştirilmektedir. Zira bu görüşü evlenme gibi meşru bir amaç ile verilen paranın ahlaka aykırı olduğu da söylenmemelidir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki nişanlı kadının evlenmeyi istemiyor oluşu gibi durumlarda onun iradesini ortadan kaldıracak şekilde evliliği sağlamak amacıyla verilen/alınan başlık parası elbette artık ahlaka aykırı sayılır ve iadesi istenemez. Bunun yanında başlığın ahlaka aykırı olarak nitelendirilmesi iadeyi mümkünsüz hale getireceği için başlık parası alan tarafı koruyacak ve hakkaniyete aykırı sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Bu durum da sakıncalı göründüğü için sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanarak verilen başlığın geri istenmesi en uygun çözüm yolu olacaktır. [7]


HEDİYELER NASIL GERİ VERİLİR?


Hediyelerin geri verilmesi TMK 122’ye göre aynen yapılmalı, eğer verilen hediyeler aynen veya mislen geri verilemiyorsa sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında iade edilmelidir. 

Giymekle eskiyen veya tüketilebilen şeyler geri verme kapsamında değildir. 

Geri vermekle yükümlü olan taraf, geri vermesi gereken şeyi elinden çıkarmış, tüketmiş ise ve bu tasarrufunda iyi niyetli olsa dahi hediyenin değerini veya bir benzerini diğer tarafa iade etmelidir. Ancak Yargıtay’ın iyi niyete önem vererek aksi yönde verdiği kararları da mevcuttur.


Nişan hediyelerinin geri verilmesi konusunda detaylı bilgi almak için bizimle buradan iletişime geçebilirsiniz. 


#ankara #boşanmaavukatı  #ailehukuku 


[1] DOĞAN, Murat, Nişanlanmanın Sona Ermesi Halinde Hediyelerin Geri Verilmesi, AÜEHFD, C.2, S.1, 1998, SA, 199-238, s.199
[2] AKBAŞ, Eren, Nişanın Bozulması Ve Hukuki Sonuçları, Seçkin Yayınevi, 2002, s.70
[3] AKBAŞ, Eren, Nişanın Bozulması Ve Hukuki Sonuçları, Seçkin Yayınevi, 2002, s.74
[4] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2015/8659 E. 2016/5624 K. 12.04.2016
[5] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2014/8329 E. 2014/17165 K. 24.12.2014
[6]AKBAŞ, Eren, Nişanın Bozulması Ve Hukuki Sonuçları, Seçkin Yayınevi, 2002, s.79
[7]AKBAŞ, Eren, Nişanın Bozulması Ve Hukuki Sonuçları, Seçkin Yayınevi, 2002, s.86