YARGITAY KARARLARI İLE
DEĞER ARTIŞ PAYI ALACAĞI DAVASI 


Evlilik, aynı cinsiyette bulunmayan iki kişinin hukuk düzeninin öngördüğü şekilde süreklilik amacıyla kurdukları hayat ortaklığıdır.
Hayat ortakları, bu birlikteliğiyi mutlu olmak için gerçekleştirmektedirler. 
Evlilik birliğinin kurulduğu andan evlilik birliğinin sona ermesine kadar eşler için bazı yükümlülükler doğar. Bu yükümlülüklerden özellikle birliğin giderlerine katılma gibi yükümlülükler önemlidir. Zira eşler evlilik birliği içinde akçeli konularda birbirlerine karşı üçüncü kişilere sergiledikleri davranış sergilemezler.
Eşler, doğal olarak evlilik birliğinin bir gün sonlanabileceğini akıllarına getirmeden aralarındaki kader ortaklığının doğal bir sonucu olarak karşılıklılık esası gütmeden hareket ederler. Ancak işler her zaman yolunda gitmeyip evlilikleri sonlandığında, yaptıkları katkıların karşılığını kader ortaklığını sonlandıran eşlerinden doğal olarak geri almak isterler. [1]
İşte değer artış payı alacağı davası, buradaki karşılıksız yapılan katkının geri alınmasını içermektedir. 


GENEL OLARAK


Değer artış payı alacağı, yasal mal rejiminin tasfiyesi esnasında ileri sürülebilen taleplerden biridir. 

Yasal mal rejiminin tasfiyesinde alacağa ilişkin olmak üzere iki talep ileri sürülebilir:

katılma alacağı (TMK m.231) ve değer artış payı alacağı (TMK m.227) talepleridir.

4721 sayılı Medeni Kanun’un yürürlüğe girmesi ile birlikte, bir eşin diğer eşe yaptığı katkının talep edilme kuralları ikiye ayrılmıştır

-1.1.2002 öncesi katkılara yönelik istem “katılma payı alacağı” adı ve kuralları altında, 
-1.1.2002 sonrası katkılara yönelik istem ise “değer artış payı alacağı” adı ve kuralları altında talep edilmektedir.


TANIM


Değer artış payı alacağı, bir eşin diğer eşe ait her türlü mala yaptığı katkıdan doğan alacaktır. 

Buradaki “her türlü mal” ibaresinden, diğer eşe ait hem kişisel hem de edinilmiş mallar anlaşılmalıdır. 


DEĞER ARTIŞ PAYI ALACAĞININ ÖZELLİKLERİ


1. Değer artış payı alacağı, sadece yasal mal rejimine özgü bir alacak değidir. Örneğin paylaşmalı mal ayrılığı rejimini tercih eden eşler için de mümkündür. 

2. Değer artış payı alacağı (DAPA) bir ayni hak değil, alacak hakkıdır.

Değer artış payı alacağı bir nevi Borçlar Hukukunda düzenlenen borç ilişkisinden doğan bir alacak gibidir.

Değer artış payı alacaklısı, Borçlar Kanunu’nun para borçlarının yerine getirilmesine ilişkin kurallardan aynen yararlanabilir, alacağın takip ve tahsiline ilişkin yasal olanakları kullanabilir. 

3. Değer artış payı alacağında, mahkemenin kendiliğinden araştırması ilkesi geçerli değildir. Taraflar, getirdikleri bilgi ve belgelerle iddialarını ispatlamalıdır. 

4. Değer artış payı alacağı davasında, evlilik dışında yapılan katkılar dahil edilmez. Bu tür alacakların Borçlar Kanunu kapsamında genel hükümlere göre çözüme kavuşturulması gerekir. 

5. Katkı yapılan veya katkı yapan mal grubunun katkıyı istemeye herhangi bir etkisi yoktur. Bir diğer anlatımla, değer artış payı alacağı davasının dinlenebilmesi için diğer eşin katkı yapılan mal grubunun bir önemi yoktur, kişisel malı veya edinilmiş malı olabilir. 

6. Katılma alacağı, mal rejimi süresince edinilen malların tamamına yönelik iken değer artış payı alacağı sadece belirli mallara yapılan katkıyı ifade eder. 

7. Değer artış payı alacağı, belirsiz alacak davasıdır. 

8. Değer artış payı alacağının konusu, sadece diğer eşin malvarlığına yapılan katkıdan ibarettir. Üçüncü kişiden istenemez. 

9. Katkı yapılan malvarlığı değeri paylı mülkiyete konu olabileceği gibi tek başına mülkiyetin konusu da olabilir. 

10. Yargıtay içtihatları doğrultusunda, fiilen ayrı yaşayan eşin, karine olarak katkı sağlamadığı kabul edilir. Aksi iddia ve ispat edebilebilir. 

11. Bilindiği üzere zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde, hakim kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya ortadan kaldırılmasına karar verebilir. Değer artış payı alacağı davalarında bu kural uygulanmaz. 


DAPA DAVASININ KOŞULLARI 


Değer artış payı alacağı için aşağıdaki koşulları gerçekleşmiş olmalıdır:

1. Değer artış payı alacaklısı eş, tabii ki öncelikle bu istemini usulüne uygun bir dava ile ileri sürmüş olmalıdır. Bu istem, boşanma davası ile birlikte, karşı dava ile veya bağımsız bir dava ile istenebilir. 

2. Yasal mal rejiminin sona ermiş olması gerekir. 

3. Diğer eşin mal varlığına katkı yapılmış olması gerekir. 

4. Katkının hiç ya da uygun bir karşılık alınmaksızın yapılmış olması gerekir. 

5. Katkı yapılan malda tasfiye sırasında değer artışı ortaya çıkmalıdır. 

6. Değer artış payı alacağından vazgeçilmemiş olması gerekir. Eğer eşler yazılı bir anlaşmayla vazgeçmişlerse artık bu istemde bulunamazlar.


KATKININ NİTELİĞİ 


Değer artış payındaki katkının niteliği çok çeşitlidir: 


1. Para ile katkı 


- Değer artış payında katkı çoğunlukla para harcanarak gerçekleştirilmektedir.
- Paranın miktarının önemli ölçüde olması önemli değildir.
Hangi miktarda olursa olsun değer artış payı hesabında dikkate alınmalıdır. 
- Katkıya konu olan paranın kaynağı belirlenmelidir.
Örneğin, katkı ziynet eşyalarının bozdurularak verilmesi şeklinde olabilir. [2]
- Elbette ki katkı konusu paralar konusunda bilirkişi görüşü alınmalıdır.
Alım bedeline davalı tarafından itiraz edilmemişse açıklanan bedel üzerinden katkı oranı belirlenmelidir. [3]
- Katkı konusu paralar üçüncü kişiler tarafından da verilmiş olabilir.
Burada önemli olan husus, üçüncü kişi tarafından verilen paranın “davacı adına” verilmiş olmasıdır. [4] 
Aksi halde üçüncü kişi tarafından davacı adına verilmemişse, üçüncü kişi tarafından usulüne uygun açılmış bir dava ya da karşı dava bulunmadıkça hükme esas alınmamalıdır. [5] 
- Üçüncü kişilerden alınarak yapılan katkı elbette ki davalı eşe bağışlanmış olmamalıdır. [6]

2. Emek karşılığı katkı


Katkı, para ile olabileceği gibi “emek karşılığı” da olabilir.

Örneğin değer artış payı alacağı davasında, davacı eşin evlere temizliğe gitmesi çalışma karşılığı katkıdır. 

Ancak önemle belirtilmelidir ki, ev işinde çalışmak katkı değildir. Ev işi yaparak emek harcayan kadın, bu emeklerini eşinin evlilik süresince karşılığını vererek aldığı malvarlığı değerlerinden oluşacak artık değerin yarısından, katılma alacağı olarak istemelidir. 


3. Borcun üstlenilmesi ile katkı 


Katkı, edinilen malın borcunun sonradan ödenmesi, şeklinde de gerçekleşebilir. 


4. Hizmet sözleşmesi yolu ile katkı


Hizmet sözleşmesi yoluyla gerçekleşen katkı, çalışma karşılığı olmakla katkı olarak yerini almaktadır.


KATKININ ŞEKLİ 


Medeni Kanun’un 227. maddesine göre eşlerden birinin mal rejiminin devamı sırasında diğerine ait bir malın:
-Edinilmesine,
-İyileştirilmesine [7],
-Korunmasına, katkıda bulunması mümkündür. 
Netice olarak eşin bu şekildeki katkıları sonucu ortaya bir değer artışı çıkabilir. 


DAPA DAVASINDA DAVACI


Değer artış payı alacağı davası, kural olarak eşler tarafından açılabilir.

Yasal mal rejiminin eşlerden birisinin ölümü ile son bulması halinde, sağ kalan eş ölen borçlu eşin mirasçılarına karşı istemde bulunabilir. Ölen eşin mirasçıları da sağ kalan eşe karşı istemde bulunabilir. 

Mirası reddeden mirasçının, değer artış payı alacağı davasının tarafı olabilmesi olanaksızdır.

Vasiyetnamede yetki verilmesi halinde, vasiyeti yerine getirme görevlisi de değer artış payı alacağı davası açabilir. 


DAPA DAVASINDA DAVALI


Yasal mal rejimi, boşanma veya evliliğin iptali kararıyla sona ermişse, değer artış payı alacağına ilişkin dava diğer eşe karşı açılır. 

Davalı eş vesayet altında ise kendisine karşı açılan davayı izleyebilmesi için vesayet makamının vasiye izin vermesine gerek yoktur. [8] 

Borçlu eşin ölmesi durumunda, değer artış payı alacağı borçlunun mirasçılarına karşı açılacaktır. [9] 

Değer artış payı alacağının konusu katkı sadece diğer eşin malvarlığına yapılan katkıdan ibarettir. Bu nedenle katkı sebebiyle alacak istemi sadece kendisine katkı yapılan eşe karşı dermeyan edilebilir.

Üçüncü kişiden değer artış payı alacağı istenemez. [10]


ZAMANAŞIMI 


Kural olarak evlilik süresince eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımı işlemez. 

Değer artış payı alacağı davasındaki zamanaşımı hususunda Yargıtay sürekli görüş değiştirmektedir. Ancak uygulamada gelinen son nokta itibariyle zamanaşımı: 

Mal rejimi hangi sebeple sona ermiş olursa olsun sona ermeden itibaren 10 yıldır. [11]


DİĞER ÖZELLİKLER


Değer artış payı alacağı davasında ıslah, dava konusunun artırılması, mümkündür. [12]

Aksine bir anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak değer artış payına faiz yürütülür. 

Dava, bağımsız bir dava şekilde açılmışsa davacının nispi harç yatırması gerekir. [13] 

Değer artış payı alacağı davasında yemin deliline dayanılabilir.

Ayrıca davada “kabul” varsa, kabul kesin hüküm doğurur. 

Değer artış payı alacağı davasında, koşulları varsa ihtiyati tedbir kararı da verilebilir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’ne göre davacı tartın dava ile elde edebileceği alacağı güvence altına almak amacı ile ihtiyati tedbir talebinde bulunmaması durumunda, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşabileceği ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğabileceği endişesi varsa, beklenen alacağı göre tedbir talebi değerlendirilir. [14]

İhtiyati tedbir kararlarına karşı temyiz yolu kapalıdır. [15]


KARARIN İCRASI 


Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmeden icraya koyulamaz.

Ancak değer artış payı alacağı davası, boşanmanın fer’i niteliğinde olmayıp, ondan bağımsız olan edaya ilişkindir. Bu nedenle edaya ilişkin diğer ilamlar gibi, değer artış payı alacağına ilişkin ilamlar da kesinleşmeden de icraya koyulabilir. [16]


Mal Rejimi Davaları konusunda detaylı bilgi ve hukuki yardım için bizimle buradan iletişime geçebilirsiniz. 


[1]Ömer Uğur GENÇCAN, Mal Rejimleri Hukuku, Yetkin Yayınları, 2020
[2]Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/20966 E. 2016/4766 K. 16.03.2016
[3]Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 17725-13231, 04.10.2007
[4]Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2359-3294, 11.03.2002
[5]Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 10003-8270, 09.06.2008
[6]Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 488-1498, 07.02.2002
[7]Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 259-2471, 03.03.1998
[8]Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 1061-7473, 15.05.2006
[9]Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 3127-4788, 31.10.2009
[10]Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 16966-935, 01.02.2007
[11]Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2013/8-375 E. 2013/520 K. 17.04.2013
[12]Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 4125-5425, 10.11.2009
[13]Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2698-12452, 26.09.2006
[14]Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/2339 E. 2013/2473 K. 28.02.2013
[15]Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kurulu, 2013/1 E. 2014/1 K., 21.02.2014,
[16]]Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/20638 E. 2015/22777 K. 17.12.2015